Tanrı Şiva
3 Aralık 2009
BEN Şiva! Ben burada ve şimdideyim! Uzay ve zaman, konuşmam için itaatkâr şekilde bana bir fırsat sundu. Bu Elçi aracılığıyla pek çok Mesaj verdim. Ve Yeryüzü insanlığıyla çok uzun bir süre çalıştım. Hindistan’da bulunmayı özellikle seviyorum, benim favori ülkem; bana hürmet gösterdikleri, Tanrı gibi muamele ettikleri yer. Tanrı’ya karşı içsel hürmet sizlere oksijen kadar gereklidir. Bu İlahi duyguyu içinizde büyütmeyi başaramazsanız, daha ileriye gidemezsiniz. Tekâmül Yolunda ilerleyişiniz, ayrılmaz bir şekilde, bilincinizde İlahi Olana ne dereceye kadar izin vereceğinizle ilişkilidir.
Ben, onlar olmadan daha ileriye gitmenizin mümkün olmadığı, en basit Hakikatleri sizlere hatırlatmaya geliyorum. Dünyayı kuşatan tüm karanlık, benim tek bir bakışımla dağılıp gidebilir. Ancak bakmam için sizin bunu hak etmeniz gerekmektedir. Bağlılığınız nerede? Çabanız nerede? Her şeydeki Tanrı’ya hürmet gösterme arzunuz nerede? Çok basit Hakikatlerden bahsediyorum. Ve bu basit Hakikatler, reklam afişlerinizin asılı olduğu yerlere, her köşe bucağa yazılmalıdır. Toplum, sadece beşbin yıllık Kali-Yuga çağında ne kadar da aşağılara düşmüştür. Kozmik tarih çerçevesinden bakıldığında, çok kısa bir zaman içerisinde toplumun düşüşü doruk noktasına ulaşmıştır. Bu yüzden, sizlere Tanrı’ya itaat etmenin gerekliliğini hatırlatmaya geliyorum.
Bu İlahi duygunun tapınaklara, camilere ve kiliselere gitmekle hiçbir alakası yoktur. Tanrı’nıza ulaşabilmeniz için sizler yalnızca bu İlahi duygunun kalplerinizde yeşermesine izin vermelisinizdir. Bu duygunun içinde bulunduğunuzda, kocaman bir şehrin ortasında bulunsanız bile hiç beklenmedik bir sessizlik çöküyor. Sizler Tanrı’nın içsel tefekküründen dolayı haz alıyor ve bu da Tanrı’ya, mevcudiyetini içinizde güçlendirmesine olanak veriyor. Aşk duygusu, hissedebileceğiniz en yüce Aşk duygusu, bu İlahi duyguya çok benziyor.
Hayatınızda, üzerinde çalışmanıza değecek ana istikameti sizlere verdikten sonra, şimdi de daha fazla ertelenemeyecek olan bir konunun üstünde durmak istiyorum. Bu konuysa Elçimizin Aşramı’nın bulunduğu topraklarda bizim Varlığımız nasıl olup ta bloke edildi? Sizler ne yaptığınızla ilgili kendinizi hiç hesaba çekmiyorsunuz? Elçimize karşı yönlendirilen her hareket, gelişmeyi istememek olarak algılanmaktadır. Elçimize karşı yönlendirilen bilinçli ya da bilinçsiz her hareketle sizler karma yaratıyorsunuzdur. Ve bizler Elçimizle olan karmanın, Tanrı’yla olan karmaya eşdeğer olduğunu birden fazla kez söyledik.
Neyi elde etmek istiyorsunuz? Gezegendeki durum gittikçe daha da kötüye gitmektedir. Elçimize karşı girişilen hareketler ile Dünya’daki durumun kötüye gitmesi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Nasıl olur da Elçimiz dava edilebilir? Nasıl olur da insan bilinci, İlahi Temsilciyi yargılayabilir? Ne yaptığını bilmeyen sizlerin vay haline! Elçimize karşı yönlendirilmiş her türlü eylemin ne gibi sonuçlar doğuracağını idrak edemeyen tüm diğerlerinin vay haline! Ben kendi bilincimle sizin hareketlerinize bir anlam veremiyorum. Sizler, delindiği için batmakta olan bir geminin üzerinde dans eden insanlara benziyorsunuz. Sizler yeni ve yeni oyuncaklar ve eğlenceler bulmaya çalışıyorsunuz, sözlerimize kulak vermiyorsunuz. Ben bunu anlayamıyorum. Bu, benim anlayışımın ötesindedir. Nasıl olur da etraftaki her şeyden öyle bir şekilde nefret ediliyor ki; ayrım gözetmeden her şeye zarar veriliyor. Nasıl oldu da İlahi Dünyadan öyle bir şekilde ayrı düşebildiniz ki; ayırt etmenin temel parçalarını dahi kaybettiniz.
İnsanlığın şu an içinde bulunduğu durumu ben tasarlamadım. İçinde bulunduğunuz bütün bu durumu sizler bizzat kendi ellerinizle yarattınız. Size daha kolay ve daha yüce olan başka bir Yolun var olduğunu söylüyorum. Size bu Yolun içinizde ortaya çıkması için ne yapmanız gerektiğini söylüyorum. Neden kulak vermiyor ve beni anlamıyorsunuz? Tanınan süre uzatılabilir de, kısaltılabilir de. Bizler arıyoruz ve gelişebilen ruhların hâlâ var olduğunu gösteren olumlu örnekleri kelimenin tam anlamıyla gıdım gıdım topluyoruz.
Bana inanmıyor olabilirsiniz, ancak bazen tek bir örnek, bir ruhun Tanrı adına tek bir zaferi, bütün bir medeniyetin gelişimine izin verilmesi için yeterlidir. Ve yine aynı şekilde, temsilcimize karşı yöneltilen tek bir hareket Göklerin yüz çevirmesini ve insanlığı tek başına karanlıkta dolaşır bir halde bırakması için yeterlidir. Terazinin kefesi, akılsızlık ve İlahi Yasa’yı takip etme isteksizliğinin tarafına gittikçe daha fazla kaymaktadır. Şu an bedende bulunan ve Dünya’daki durumu dengelemesi gereken Ruh’un o devleri neredeler? İllüzyona ait büyüklük işaretlerinin peşinden koşturan veya depresyona giren veya günümüz insanlığı ile iletişim kurmanın yanlış olduğunu, kendilerini çok büyük bir insan olarak sayan birçok kişiyi biliyorum.
İllüzyon çok güçlüdür ve Elçimiz aracılığıyla verdiğimiz son Mesaj döneminden beri, pozisyonunu daha da güçlendirmiştir. Böyle bir durumda İnancın ihtişamlı bir biçimde gösterilmesi gerekmektedir. İnancınızın ispat edilmesi. Göklere İnancınızı ve Bağlılığınızı gösterin! Bunun için dünyanın bir ucuna gitmenize gerek yoktur. Bizler, yer kürenin neresinde olursa olsun Bağlılık ve Hizmet ateşiyle alev alev yanan her bir kişiyi görüyoruz. Ve bizler mabedini Hizmet Etmek için hazırlamış olan her bir kişiden istifade ediyoruz. Ben, hazır olan pek çok kişiyi tanıyorum. Ne var ki tam boy ayağa kalkıp tembelliğin ve başıboşluğun siperinden çıkmak için onlara cesaret ve yiğitlik yetmemektedir.
Yeterince söz söylendi. Mutluluk içermeyen duygularla geldim, ancak gerekene uyarak, sizlere acı Hakikatleri bildirdim.
BEN Şiva!