Gül Yolu’nun Özü

 Sevgili İsa

11 Aralık 2009

 

BEN İsa, sizlere gelen. Bu Mesajımı sizlere mümkün kılmak için Göksel Takım tarafından ne kadarda çok çabalar harcandı! Ve işte nihayet; sizinleyim. Buluşmamıza sevindiniz mi? Sanırım birçoğunuz, benim bu Mesajı verebilme ve bu Mesajın ne ölçüde gerçekten bana, Sevgili İsa’ya ait olduğu ihtimaliyle ilgili birtakım şüpheler duyuyorsunuzdur. Ben şüphelerinizi çözeceğim. Mesajın kaynağını düşünmeyin, onun dünyanızda nasıl ortaya çıktığını düşünmeyin. Dikkatinizi Mesajın kendisine yoğunlaştırın ve onu kalbinizle okumaya çalışın. Aklınızla değil, kalbinizle. Aklınız ve kalbiniz her zaman aynı fikirde değildir. Kalbiniz sizi Göklere doğru çağırırken, aklınız, dış aklınız büyük ölçüde size engel olmaktadır.

Aklınız size bunun imkânsız olduğunu söyler; yaşamınızda hiçbir şeyi değiştirmemeniz için binlerce sebep bulur. Ve çoğu zaman sizler kalbinizi değil, aklınızı takip edersiniz. Ve kalbinizin sesi yavaş yavaş sessizleşir ve en sonunda tamamen susar. Ve hayatta dolaşıp durmaktan bıktığınızda, birçok engelle karşılaştıktan, ince bedenlerinizde onarılamaz yaralar aldıktan ve psikolojik problemler edindikten sonra, kalbinizden yardım istemenin iyi olacağını bir yerlerden duyarsınız veya hatırlarsınız. Bununla beraber, Tanrı’sız yaşanan uzun yıllar esnasında kalbiniz öyle yaralar ve berelerle kaplanmıştır ki; o artık çağrılarınıza cevap verememektedir. Şaşkınsınızdır. Çünkü yardım talep ediyorsunuz, gerçekten yardıma ihtiyacınız var, ama onu elde edemiyorsunuz. Kalbiniz suskundur.

Ve böyle bir anda birçok insan ümitsizliğe kapılmakta ya da umudunu kaybetmekte ve bilincin en kötü durumlarına düşmektedir. Bunu yapmamalısınız sevgililerim. Kalbiniz sizi duymaktadır, fakat siz onu duyamıyorsunuz, çünkü bizzat kendiniz onu bir zırhla kaplamışsınız. Kalbinizi yaralayan birçok hayat tecrübesiyle karşılaşmış ve yüreğiniz katılaşmıştır. Kalbiniz için bu, yaşamda karşılaştığınız darbelerden, sert darbelerden korunmak için arkasına saklandığı bir zırhla, bir kabukla kaplandığı anlamına gelmektedir. Bu yüzden kalbinizin içinde bulunduğu bu zırhı, bu kabuğu adım adım eritmeniz gerekmektedir. Sizler bu kabuğu bir anda ve hatta bir ayda eritmeyi başaramazsınız. Belki çok daha uzun bir süre gerekebilir. Hatta belki kalbinizi ihmal ettiğiniz süreye eşit bir zaman gerekebilir.

Ancak gerçek Yaşama, etrafınızdaki yaşama değil de, gerçek Yaşama, sizleri bekleyen ebedi Yaşama geri dönebilmeniz için durmaksızın, adım adım ilerlemeniz ve kalbinizdeki örtüleri birbiri ardına çekip çıkartmanız gerekiyor.

Yaşamda, pek çok kötülükle karşılaştınız. Kalbinizin donup kasılmasına sebep olan pek çok şeyler var. Kalbinizle konuşun, yüreğinizin sıcaklığını hissedin. Kalbinizle birlikte nefes aldığınızı hayal edin. Kalbinizle konuşmak sizin günlük alıştırmanız haline gelmeli. Ve kalbinize gittikçe daha çok özen gösterince, o da size karşılık verecektir. Ve yaşamınızda öyle bir an gelecek ki; varlığınızın derinliklerinde kalbinizin sesini duyacaksınız. Bu çok yumuşak ve tatlı bir ses olacaktır. Etrafınızı saran yaşamın ve telaşın ortasında bu sesi kaybetmemeye çalışmalısınız. Kalbinizin size ne söylediğini duymak için büyük bir çaba göstermelisiniz. Ve eğer bunu birinci, ardından ikinci defa yapmayı başarırsanız, artık sizleri büyük bir zaferle kutlayabiliriz! Sizler kendi içinizde bulunan gerçek, İlahi Özünüze geri döndünüz. Ve içinizde, varlığınızın içerisinde yer etmiş şefkatiyle, sıcaklığıyla, Aşkıyla ve mutluluğuyla kıyaslandığında, dünyanıza ait bütün eğlenceler size kaba anlamsız ve boş görünmektedir. Sizler çok daha ince bir lezzet elde edeceksiniz, sizler İlahi Dünyanın mutluluğuna kavuşacaksınız.

Ve bu içinizde meydana geldiği zaman, kendi kendinize şöyle diyebileceksiniz: “Oldu! Gerçek olmayan alt parçamı yendim. Evet ben bunu yaptım!” Bunun yanında, varlığınızın içinde huzuru ve sükûneti keşfettiğinizde, bütün dünyanın geri kalanı sizin aleyhinize dönecektir. Ben hiçbir sır ifşa etmiyorum. Bu hikâye dünya kadar eskidir. Titreşimleriniz yükseldiğinde, etrafı saran dünya için bir tehlike kaynağı haline geliyorsunuz, çünkü geri kalan bütün dünya, kalplerini halen aşılmaz zırhın arkasında saklamaya devam ediyor ve varlığınız aracılığıyla akmakta olan Aşkınıza karşılık vermek istemiyor. Böyle bir durum karşısında ne yapmak gerekiyor?

Kalbinizin sesini dinleyin. Kalbiniz size ne yapmanız gerektiğini söyleyecektir. Genellikle, yaşam şartlarınız ve karmanız dünyanın pençesinden kaçıp kurtulmanıza olanak vermez. Ve sizler Tanrı’nın Kurbanlık Kuzu’su gibi dünyanızda kalmak zorundasınız. Sizler susamışların susuzluğunu kanınızla gidermek için kendinizi feda etmek zorundasınız. Ve size işkence ederken, kanınızı içerken, dünya belirli bir süre için durabilir ve her bir varlığın içinde Tanrı’nın bulunduğunu hatırına getirebilir. Tanrı ise, bu dünyada yaşayan her bir kişiyle konuşmak için uygun anları beklemektedir. Dünyada uyanmış çok az ruh bulunmaktadır. Bu yüzden, bu ruhların kaderi dünyada kurbanlık Kuzular olmaktır.

Ve yeterli sayıda ruh birleşince ve dünyanın bütün karanlığını bastıracak Işığın kuvvetli itici gücünü yaratıncaya kadar bu böyle devam edecektir. O zamana dek her bir İsa Varlığının kaderi dünyanın kurbanı olmaktır, tıpkı zamanında kendimi kurban edişim ve maddenin haçında çarmıha gerilişim gibi. Sizlere Gül Yolu’nun özünü bildirdim, 2000 yıl önceki bedenlenmem esnasında takip ettiğim o Yol’un özünü bildirdim. O zamandan beri pek çok Işık ruhu benim Yolumu tekrarlamıştır. Bazılarını biliyorsunuz, onlar tarihe azizler ve peygamberler olarak geçtiler. Diğerlerini duymamışınızdır. Çünkü bu Yol’un özü dünyanın kurtuluşu uğruna kendini feda etmektir. Bu olduğunda ise, her köşe başında bunun hakkında konuşulmaz.

Bugün Yükselmiş Üstatlar tarafından öğretilen İçsel Yol ile ilgili sizlere bir fikir verdim.

 

BEN İsa.

 

KAPAT